24 Şubat 2014 Pazartesi

Koç'taki hayvan deneyleri panelinde zulüm ifşa edildi

Geçtiğimiz haftalarda (7 Şubat 2014) Koç Üniversitesi'nde Prof. Dr. Hakan S. Örer'in hazırladığı "Hayvan Deneyleri Gerekli mi?" paneli yapıldı. Panele Yeryüzüne Özgürlük'ten ve cehennemegidenyol.com kampanyasından katılan eylemciler, hayvan deneylerinin bilimsel sahtekarlık olduğunu söyleyerek deneylerin tarifsiz işkence ve katliamlara dayanan gerçek yüzünü deşifre etti.

Tüm dünyada hayvan deneylerine karşı duruş gün geçtikçe artığından Türkiye'de böyle bir panelin yapılması elbette bizleri şaşırtmadı. Ancak orada deney karşıtlarının bulunması ve salondaki izleyicilerden de karşıt söylemlerin olması birilerini epey şaşırttı!
Panelden notlara geçmeden önce belirtelim: Hayvanlara yapılan zulümler tıpkı ırkçılık, faşizm, kölelik gibi bir gün tarihin kanlı sayfalarında yerini alarak, utançla anılacak. Çünkü yaşam on bin yıllık kayıtlı tarihe ya da bilimsel ilerlemeciliğe indirgenemez. Çünkü bu insana ait olduğu söylenen “insani”(?) değerlerle bağdaşmıyor. Yeryüzüne lime lime eden insanlık, deneylerde hayvanların gözlerini oyararak gerçeğin özüne ineceğini sansa da, gerçek mahvetiği o gözlerin içinde saklı!

Panelden Notlar
*Aşağıdaki notlarda sadece panelden notları değil, panel boynca ne kadar saçmalandığını da okuyacaksınız. Kısa yoldan deney gerçeğiyle ilgili bilgileri öğrenmek isteyenlerse lütfen burayı incelesin: veganblogg

“Hayvan deneyleri gerekli mi” paneli ALF ile başladı. 
 
ALF ile gelen özgürlük ve etik süreç:
Prof. Dr. Hakan S. Örer daha sunuma başlarken yanlış bir bilgi ile başladı. Küçümseyici ve alaycı bir tonla PETA’nın laboratuar basarak hayvanları kurtardığını söyler. Nasıl bir araştırmayla bu bilgiye ulaştı gerçekten bilmiyoruz, ama PETA laboratuvar basmaz, yapsa yapsa hayvan refahıyla ilgili çalışmalar yapar. ALF – Animal Liberation Front (Hayvan Özgürlüğü Cephesi) ise laboratuarları basarak katliamı ortaya çıkarır ve kamuoyuna gerçekleri sunar.
ALF nedir ne değildir ve ALF ile ilgili güncel eylemleri merak edenler için: 
“Her şey insan için” için sevgilim 

Hem panel sırasında hem de panel bitiminde Örer’le yapılan konuşmalarda, ALF'nin yaptığı eylemlerin bugünkü etik konuşmasının temelini oluşturduğu hatırlatılarak, saygı gösterilmesi gerektiği belirtildi. Örer'de katılıyor olacak ki artık primatların deneylerde kullanılmasına karşı olduğunu belirtti. Çünkü insana en yakın türlerden birisi primatlarmış! Peki ya kuşlar, fareler, tavşanlar ? Bunu merak eden sadece biz de değildik. Salondan bir öğrenci daha, bir kuşa ya da herhangi bir hayvana bunu yapıp yapmayacağımızı sordu. Mesela bize yakın olmadığı için bir tavşanın gözlerini kör edip, kafalarına delik açabilme hakkını kendimizde nasıl görüyoruz ? 

Evet bunun bir cevabı var; İnsanlık için!


Katledilen on milyonlarca can….

Sunum boyunca ekrandan korkunç büyüklükte geçen rakamlar dikkat çekti: 11 milyon, 10 milyon, 9 milyon, 8 milyon... Bunlar sadece İngiltere gibi gelişmiş(?) bir ülkenin, bir yılda yaptığı hayvan deneyleri katliamının resmi listesiydi.


En gelişmiş “katil ülke” İngiltere

Sunumda bol bol, İngiltere’nin "en gelişmiş” (?) hayvan refahı yasalarının uyguladığı ülke olduğu ve henüz Türkiye’nin bu gelişmişliğe(?) erişemediği anlatıldı. Ancak bir tane bile üzerinde deney yapılan hayvan fotoğrafının gösterilmemesi dikkat çekti. Hayvanlarla ilgili bir sunumun afişinde bile hayvan fotoğrafı yoktu. Kullanılan bütün görseller eğlenceli ve alaycı karikatürlerden seçilmişti. Gerçek bir deney hayvanı fotoğrafının gösterilmemesiyle neyi gizlemeye çalıştığı Örer'e sorulduğunda alınan cevap pek tatmin edici değildi. Herkesin tahmin edebileceği gibi bunun tek bir sebebi var oda öğrencilerin hayvanlarla empati yapmasını engellemek.
Hayvan deneylerinin gerçek yüzünü merak edenler; en gelişmiş “hayvan refahı” yasalarının uygulandığı İngiltere'deki hayvan deneyi eziyetiyle ilgili haberi ve videoyu inceleyebilir:

http://yeryuzuneozgurluk.blogspot.com.tr/2013/04/bilimde-dunya-oncusu-ingiliz.html



Vicdanlara seslenen tanıdık bir yüz: Köpek

Sunumda algıları zorlayan yerlerden birisi de 2008 yılında Türkiye'de yaşanan bir olayın anlatılması ve ona verilen tepkiydi. Van’da ayakları kırılan bir köpeğin belediye görevlileri tarafından önce boynuna kablo bağlanıp ardından da çöp kamyonuna atılmasını etik dışı bulan Örer, salona seslendi: Türkiye’deki hayvan hakları hala bu durumda! Gerçekten de salondan cık cık sesleri yükseldi!

Bir “cık cık”ta bizden! Hayvanları nasıl öldürdüğünüzü iyi biliriz!


Örer, bir hayvanat bahçesine hapsedilen 83 yaşındaki dünyanın en yaşlı fliamingosu Greater’ın, ağrılarına son verilmesi için ötanazi yapıldığını söyleyerek, deney hayvanlarına da tıpkı Greater gibi ötanazi yaptıklarını söyledi. "Hayvanın kendi esenliği açısından o hayvanın uyutulması gerekiyor” muş. Hatta hayvanlara kötü muamele deneyin kalitesini bozduğu için deney yapanların bu konuda da eğitim alması lazımmış! Bu konuda da ne diyeceğimizi bilemiyoruz. Gerçekten trajikomik bir empati durumu!


Türkiye'de deney yapılan hayvanların yüzdesi: 

Örer, Türkiye'de deney yapılan hayvanların yüzdesini de verdi: %30 fare, %22 sıçan, %18 kuş %7 tavşan. Biraz araştırınca deney yapılan diğer hayvanlar arasında at, koyun, domuz, hamster, kobay, sığır, embriyolu yumurta, sürüngenler, balıklar, bıldırcın ve keklik olduğunu gördük.


Primat deneyleri nasıl bu noktaya geldi?

Birkaç hafta önce dünyanın 3 büyük ilaç firmasından biri olan Merck&CO şempanzelerde deney yapmayı bıraktığını açıkladı. Hakan S. Örer’e bu sorulduğunda, kendisi de primat deneylerine karşı olduğunu söyler. Ancak eminiz ki ne Merck&CO ne de Prof. Dr. Hakan S. Örer, 70’li yıllarda bu durumu akıllarına bile getiremezdi.


Cehenneme giden yol

Cehennemegidenyol.com sitesi, deney merkezlerine hayvan taşınmanın durdurulması için, tüm dünyada yapılan uluslararası bir protesto. Protesto sayesinde bugüne kadar Lufthansa, Airlines, Eithad ve Air China gibi 20'nin üzerinde havayolu şirketinin hayvanları deney merkezlerine taşımaktan vazgeçti. Deneylere ağırlıklı olarak primat taşıyan Air-France KLM'de şu anda protesto ediliyor. Detaylı bilgi için:

http://www.cehennemegidenyol.com/


Deneyle ilgili videolar: 





Sonu korkunç biten 10 psikoloji deneyiyle ilgili gerçekler: http://onedio.com/haber/sonu-korkunc-biten-10-psikoloji-deneyi-223567

Savunma sanayisinin hayvanlara yaptığı akıl almaz deneyleri de buradan inceleyebilirsiniz: http://issuu.com/videosabotaj/docs/sgk/1?e=0


İlerleme mi dayatma mı ?

Prof. Dr. Hakan Örer sunumu boyunca bilimin geliştiği ve teknolojinin ilerlediği gibi sürekli insan türünün “maddi ilerleme”lerinden bahsetti. Hatta manevi değerlere örnek olarak da hayvanları katlederken nasıl ‘daha az acı veririz’den bahsetti.(?) Oysa doğa ham madde deposu gibi kullanılamaz! İnsan sadece maddi ilerlemeden ibaret değildir. Ve insan sadece bilime indirgenemez. Bu insana has olduğu söylenen etik ve “insani” değerlerin altını doldurmuyor maalesef!

Örer salona bir yerde şu soruyu sorar; Su çiçeği, kanser aids konularında deney olmasa yol alabilir miydik ?
İngiltere’deki resmi raporlar zehirli madde (toksikoloji) deneylerinin sayısının 399.000’i bulduğunu ancak kanser için yalnızca 10.200 deney yapıldığını söylüyor. Ve Dünya Sağlık Örgüt’üne göre sadece 240 tane ilaç olması gerekirken piyasada tonlarca ilaç var. Bu bilgiler bile bilimin kim ve ne için çalıştığını gösteriyor. Ancak kaçırılan bir şey var ki… biz bunu istemiyoruz. Modern bilim kapitalizme hizmet eder, insanlığa değil. Hayatımıza kanseri sokup ardından da tedavi edicem diye ilaçları dayayan bundan ekonomik kazanç sağlayan yine bu düzenin ta kendisidir. Ve bütün bu talep ya da istek değil, dayatmadır. Kimse bu deli saçması dünyada yaşamak, ihtyaçmış gibi sunulan şeyleri istemiyor. Hele de herkesin yapay dünyadan uzaklaşıp organik yaşama geçmek istediği bir dünyada kimsenin bu ilaç ya da kimyasallara ihtiyacı yok.


Hayvan deneyleri: Bilimsel aldatmaca!

Hayvan deneyleri, bilim insanlarını ve doktorları her geçen gün daha fazla kaygılandırıyor. Her sene ilaçların beklenmedik yan etkileri nedeniyle her 6 kişiden 1’i hastanelere başvuruyor. Ecza devleri ise öngörülemeyen etkileri olan bu ilaçları piyasaya pompalamaya devam ediyor.  2004 Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) raporuna göre hayvan deneylerinden geçen 10 ilaçtan 9’u insanlar için tehlikeli veya faydasızdır. Bunun en büyük sebebi, insan hastalıklarının %98’ine insan dışı hayvanlarda rastlanmamasıdır. İngiltere’de her yıl reçeteli ilaçların yan etkileri yüzünden 10,000’den fazla insan ölmektedir. Amerika’da bu rakam 100.000’in üzerindedir. 2004 yılında artrit ağrı kesicisi Vioxx, 140,000’i ölümcül olmak üzere 320,000 kalp krizi ve inmeye neden olduğu için toplatıldı. Gerçekte hayvan testleri, bu trajedileri öngörme konusunda başarısız oldu! Oysa modern DNA çipleri, insan tabanlı testler, PET ve diğer tarayıcılar kullanılarak gönüllülerin izlendiği insan dokusu ve mikro-doz araştırmaları yapılsaydı hepsi önlenebilir ya da azaltılabilirdi. Penisilin hayvanlarda denenip başarısız olduğu için yıllarca kullanılmadı, tesadüfen ölmek üzere olan bir hastada denenerek sonuçları bulunmuştu. Hayvanlarda test edildikten sonra piyasaya sürülen Talidomid isimli bir ilaç yüzündense 10 bin çocuk sakat doğdu.


İngiliz Pharmagene firması (şimdiki adıyla Asterand) diyor ki:

‘İnsan genetiği üzerine yeni veriler elde edilmesi, ilaç araştırmalarını hayvanlar üzerinde yapmayı geçersiz kılıyor. Eğer insan genetiği üzerine bilginiz varsa, hayvanlara dönmenin ne anlamı var?’ felsefesinden hareketle sadece insan dokusu kullanır.


Not: 

Hayvan deneylerine karşı mücadele vermek deney yapmayan ürünleri kullanmak ve hand-made/el yapımı ürünler kullanmak olabilir ancak en etkili yol, deney yapan katil şirketleri, devletleri, sektörleri deşifre etmek ve bu sayede deneye son verilmesini sağlamaktır.




Kaynak: Cehenneme Giden Yol