17 Ekim 2011 Pazartesi

Mültecilere karşı açlık grevinde

Türkiye'de açılacak ilk ve tek mülteci kampına karşı CHP'li Ayaş Belediye Başkanı Ali Başkaraağaç, açlık grevine başladığını açıkladı. Başkaraağaç, dünya genelinde, 'Mültecilerin Korunması'nı 60 yıl önce korumaya alan Cenevre Sözleşmesi'ni bile kenara attı. Mültecilere karşı açlık grevine başladı.

Türkiye Cenevre Sözleşmesi'ni “coğrafi sınırlama” ile imzaladığı için, mülteciler tarafından sadece geçiş ülke olarak kullanılabiliyor. Yani Türkiye barınamamış binlerce umutsuz insan için bir sığınma ülkesi değil, geçiş ya da bekleme ülkesi. Ki bu geçiş sırasında da mülteciler ile ancak batan gemilerde, yanan evlerin kilitli odalarında ya da karakollarda öldürülen halleri ile karşılaşabiliyoruz.

Ancak Bakanlar Kurulu'nun aldığı bir karar ile yeni bir gelişme yaşandı. Ölümleri ile hayatımıza giren mülteciler için, Ankara'nın Ayaş ilçesinde, "Yabancı Kabul ve Geri Gönderme Merkezi" yani Mülteci Kampı kurulacağı açıklandı. Zira bu biraz daha insan muamelesi görmeleri anlamına gelebiliyor. Söz konusu "merkez" ilçede bulunan eski cezaevinin, Emniyet Genel Müdürlüğü Yabancılar Daire Başkanlığı'na tahsisi ile yapılacak.

İNSAN SEVDALISI DEĞİL AYAŞ SEVDALISI

Bakanlar Kurulu'nun aldığı karara karşı CHP'li Ayaş Belediye Başkanı Ali Başkaraağaç, bugün 13 kişi ile birlikte açlık grevine başladığını duyurdu.

Basanı yaptığı açıklamada, mülteci kampının Ayaş'ın "tarihi gelceğine gölge" düşüreceğini iddia etti. İnsanı gözardı eden Başkaraağaç, kendisini "Ayaş sevdalısı" olarak nitelendirdi. "Ayaş'ın menfaatlerine, çıkarlarına zarar verecek her türlü projeye sizlerin destekleri ile karşı geldim ve bu kararlar karşısında dik duruşumuzu sizlerin gücü ile sağladım" dedi.

MÜLTECİLER İLE ÜNİVERSİTE KAMPÜSÜNÜ KIYASLADI

CHP'li Belediye Başkanı Bakıraağaç, eski cezaevinin Mülteci kampına dönüştürülecek olmasını ise "milli servetin hebası" olarak tanımladı ve söz konusu alanın üniversite kampusü olarak düzenlenmesini istedi: "Milli servetimiz yıllarca heba edildi. Bu boşta bırakılan servetin hesabını her platformda tartışarak Ayaş için böylesine bir yatırımın Üniversite Projesi ile hayata geçirilmesi gerektiğini söyledik ve bunu gerçekleştirmek için Gazi Üniversitesi ile yoğun bir çalışma içerisine girerek, bu binaların bulunduğu alanın tamamını içerisine alacak şekilde bir kampus kurularak üniversiteye tahsisi için gerekli bütün fedakarlığı gösterdik" dedi.

MÜLTECİ KAMPININ TARİHE KÖTÜ BİR İZ BIRAKACAĞINI SAVUNDU

Bakıraağaç, 1951'de imzalanan Cenevre Sözleşmesi’ni hiçe saydı. Karşı çıktığı mülteci kampı projesinin Ayaş'a ve bölgeye sosyal ve ekonomik anlamda büyük zararı olacağını iddia etti. Göçmenlerin Ayaş'a olası yerleştirilme durumunda, mültecilerin kötü izler bırakacağını söyleyerek alenen mültecileri ötekileştirdi. Bakıraağaç, "Tarihe kötü bir iz bırakacak olan ve aydınlık geleceğimize, yarınlarımıza gölge düşürecek Mülteci Kampı projesinin iptal edilmesi için açlık grevine başlıyorum. Bu kararı çıkaran İktidar sahipleri Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Sayın Cumhurbaşkanı ve İçişleri Bakanı'na sesleniyorum. Ayaş'ın sahipleri var. Halkın sesine, Ayaş'ın sesine kulak verin. Projeyi iptal edin, etmezseniz tarih sizi sorgulayacaktır" dedi.

TÜRKİYE'DE VE DÜNYADA MÜLTECİLERİN DURUMU

Bugün dünya genelinde, savaş ve zulümden kaçan ya da siyasi nedenlerle yaşadıkları ülkeleri terketmek zorunda kalan 16 milyon insan mülteci durumunda. Her yıl çok sayıda insan Türkiye üzerinden AB ülkelerine geçmenin yollarını arıyor. Ancak AB sınırlarını geçmek gittikçe zorlaşıyor, ülkelerin devreye soktuğu yeni göçmenlik yasaları göçmenlerin sığınabilmesini neredeyse imkansız hale getiriyor. Sadece, Türkiye makamlarına ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) Türkiye Temsilciliği’ne kayıtlı yaklaşık 19 bin sığınmacı geçici olarak bulunuyor. Ve bunlardan sadece 25 ile 30 arasında kişiye mülteci statüsü verilmiş durumda.

Bugün yeryüzünün lanetlileri olarak adlandırılan mülteciler için sınırların kapatılmaması, onlarla dayanışma içinde olmak hem uluslararası hukukun gereği hem de insanlar için vicdani bir sorumluluk.

Kaynak: ETHA