29 Ekim 2011 Cumartesi

'Çocuklarımızı kaybeden Cumhuriyet'i istemiyoruz'

Cumartesi Anneleri, 344. buluşmalarında Dargeçit kayıplarının akıbetini sordu. Dargeçit kayıplarının Cumhuriyet Bayramı yıl dönümünde yaşandığı hatırlatılarak, "Çocuklarımızı kaybeden Cumhuriyet'i istemiyoruz" denildi.


Cumartesi Anneleri 344. buluşmalarında "Çocuklarımızı kaybeden Cumhuriyet'i istemiyoruz" diye haykırdı.

Cumartesi Anneleri bu haftaki eylemlerinde, Cumhuruyet'in ilanının 72. yılında 29 Ekim 1995'de silahlı askerlerce Mardin Dargeçit'te gözaltına alınarak kaybedilenlerin dosyasını açıkladı. Eyleme sanatçı Suavi ve Ferhat Tunç, yazar Necmiye Alpay'da katıldı.

20 YIL GEÇTİ ACI DİNMEDİ...

Bu hafta ilk olarak kaybedilişinin 20. yılında Hüseyin Toraman'ın kardeşi Sakine Toraman, konuştu. Kardeşinin kaybedliliş hikayesini anlatan Toraman, "Annemin, babamın, Hüseyin'in arkadaşlarının çalmadığı kapı kalmadı. Mehmet Ağar önce 'oğlunuz emniyette' dedi. Sonra elimizde yok denildi. Tanıklara rağmen hiçbir sonuç alınamadı" dedi.

"Konuşacak çok şey var ki, neresinden başlasam arkası gelmiyor" diyen Sakine Toraman, Ayhan Çarkın birçok isme söyledi, ama birçok kişinin ismini de vermedi. 20 yıl geçti acımız dinmedi. Anamın feryadı dinmedi. Kayıp ne demek biliyor musunuz? Yıllarca gittiğiniz yerlerde yüzlere bakarak acaba görecekmiyim demek. Hiçbir daha dönmeyecek olan kardeşi, anneyi, babayı, evladı ömür boyu beklemek ne demek? Demek ki bize bunu yaşatmak istediler. Bir yandan, öldürüp kaybetmek bir yandan psikolojik terörü yaşatmak istediler. Amaçları buydu, ama analar vazgeçmediler, vazgeçmeyecekler, ölene kadar evlatlarını arayacaklar" dedi.

Sakine Toraman, "Kardeşim bugün yaşasaydı 44 yaşında olacaktı. Biliyorum artık onu canlı göremiyeceğim. Ama kemiklerini verin bize" diye haykırdı.

YEĞENİ GÖZYAŞLARIYLA AMCASINI ARIYOR

Dargeçit kayıplarından Seyhan Doğan'ın 12 yaşındaki yeğeni Evin Doğan gözyaşları içinde şu şekilde seslendi: "Canım amcam seni hiç görmedim. En çok bunun için üzülüyorum. Ben büyüdüm artık. Sana bu hayatı zindan eden, çocukluğunu yaşamana izin vermeyen suçluları arıyorum. Ve hep arıyacağım, ta ki seni bulana kadar. Ölü ya da diri fark etmez yeter ki seni bulayım. Seni hiç göremesem de ne kadar iyi bir amca olduğunu tahmin edebiliyorum." Evin Doğan'ın konuşması sırasında birçok kişi gözyaşlarını tutamadı.

12 yaşındaki Davut Altunkaynak'ın dayısı Mecit Turan Kürtçe yaptığı konuşmasında, "Kemikleri bulmanın kavgasını veriyoruz" dedi.

'GÖMLEĞİ PARAMPARÇA OLMUŞTU'

Seyhan Doğan'ın kardeşi Hazne Doğan ise kardeşinin kaybedildiği güne dair tanıklığını anlattı: "Gece 03.00'da evimizi bastılar. Kimlik sorgulaması dahi yapmadan ağabeyimi atletle aldılar. Annem zorla kısa kollu bir gömlek giydirmeye çalıştı. Tam o sırada evin telefonu çaldı ve askerler telefonun kablosunu kopararak dışarı çıkmamıza izin vermediler. Sabah 08.00'da beni götürdüler. Ben o zaman 11 yaşındaydım. Annemin ağabeyime zorla giydirdiği gömlek, paramparça olmuştu. Küçücük bir çocuk olan ağabeyimi filistin askısına asmışlardı. Biz bunları yaşıyoruz. 13 yaşındaki çocuk, elektrikten, filistin askısına kadar birçok işkenceden geçiriliyor, ayaklarını yere basamıyor."

'İNSANLIĞIN BİTTİĞİ ÜLKEDE YAŞIYORUZ'

4 gün sonra kendisini bırakıldığını ancak kardeşinin bırakılmadığını ve oğlunu soran annesine askerlerin, 'Biz oğlunu bıraktık belki dağa gitmiştir' dediğini belirten Doğan, "Biz ne yazık ki insanlığın bittiği bir ülkede yaşıyoruz. Hala cenazelerimiz paramparça, kimsede çıt yok. Herkes bize demokrasi dersi veriyor ama biz hukukun olmadığı bir ülkede yaşıyoruz" şeklinde konuştu.

'95'TE KAYBEDİLDİ '92'DE NUFÜSA ÖLÜ YAZILDI

Dargeçit kayıplarının avukatlarından Eren Keskin ise, 1995'te yaşanan olay için savcılığın 2009 yılında soruşturma başlattığını ancak soruşturmanın da geçen yıllara rağmen ilerlemediğini belirtti. Keskin, 1995 yılında kaybedilen Seyhan Doğan'ın 1992 yılında nufüs kayıtlarına ölü olarak geçirildiğini söyledi.

Haftanın basın metnini okuyan Nimet Tanrıkulu, Dargeçit kayıplarından Abdurrahman Coşkun'un annesi Hediye Coşkun'un 5 Şubat'ta başbakan ile gerçekleşen görüşmede Dargeçit kayıparına dair bilgileri Başbakan'a ilettiğini ve "Sen Başbakansın istersen çocuklarımızı bulabilirsin" dediğini açıkladı.

NE YAPTINIZ?

Hediye Coşkun'un şuan Dargeçit'te kör kuyularda, toplu mezarlarda oğlundan bir iz bulma umuduyla dolaştığını söyleyen Tanrıkulu, "Başbakan'a soruyoruz; hikayelerini birinci ağızdan dinlediğiniz Dargeçit kayıpları için 8 aydır siz ne yaptınız? 12-13 yaşındaki çocukları bile kaybeden bir devlet zihniyetinin devamcısı olmayı daha ne kadar sürdüreceksiniz" diye sordu.

Tanrıkulu, "Gözaltında kaybedilen çocuklarımız, 88 yıldır bize dayatılan totaliter, antidemokratik, yurttaşı devletin varlığı için birer araç olarak gören bu Cumhuruyet'in bir sonucudur. Kaybedilen çocuklarımızın akıbetinin açığa çıkarılması, faillerinin yargılanması için devleti yurttaş için bir araç olarak gören, insan hakları üzerinde yükselen demokratik bir rejime ihtiyacımız var. Bizim öncelikli talebimizdir. 88 yıl yeter hemen şimdi" şeklinde konuştu.

DARGEÇİT KAYIPLARI

29 Ekim 1995'te ağır silahlarla 7 eve baskın düzenleyen askerler, 50 yaşındaki Süleyman Seyhan, 20 yaşındaki Abdurrahman Coşkun, 20 yaşındaki Mehmet Emin Aslan, 18 yaşındaki Abdullah Olcay, 13 yaşındaki Seyhan Doğan, 13 yaşındaki Nedim Akyol, 12 yaşındaki Davut Altunkaynak gözaltına alınarak Dargeçit Tabur Komutanlığı'na götürüldüler.

O GÜNDEN SONRA SU İÇMEDİ

Seyhan Doğan 'ın kardeşi Hazne Doğan ve Davut Altunkaynak'ın annesi Hayat Altunkaynak da bir müddet sonra gözaltına alındı. Hayat Altunkaynak o dönemki tanıklığını şu cümlelerle ifade etmişti: "Davutu çırılçıplak, gözleri bağlı bir şekilde duvara asmışlardı. Baygın bir vaziyetteydi. 'Ana su, ana su' diye inliyordu. Ona su vermeleri için yalvardım ama vermediler. Beni bıraktılar Davut kaldı. O günden beri artık ben de su içmiyorum."

SERBEST BIRAKTIK...

Dargeçit'te gözaltına alınanları arıyan ailelerine 'Serbest bıraktık' denildi, fakat hiçbiri evlerine geri dönmedi. 5 ay sonra Süleyman Seyhan'ın yakılmış bedeni bir kuyuda bulundu. Altın olan dişleri sökülmüştü. Diğer 6 kişiden bir daha haber alınamadı.

Kaynak: ETHA