25 Mayıs 2011 Çarşamba

BASIN BÜLTENİ / YÜKSELEN IRKÇI-FAŞİST SALDIRGANLIĞA KARŞI DAYANIŞMA!

BASIN BÜLTENİ
25.05.2011, Çarşamba

TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA YÜKSELEN IRKÇI-FAŞİST SALDIRGANLIĞA KARŞI DAYANIŞMA!


22 Mayıs Pazar gecesi Ankara’da okuyan dört anarşist öğrenci, evlerinin önünde sekiz ülkücü faşist tarafından pusu kurularak satırlı-bıçaklı saldırıya uğramıştır. Saldırıya uğrayan öğrencilerden Haydar İ. Çelik; kolundan, bacağından ve sırtından aldığı satır ve bıçak darbeleriyle ağır yaralanarak hastaneye kaldırılmıştır.

Saldırıya uğrayan dört öğrenci olaydan sonra yaptıkları açıklamada; saldırının hemen öncesinde, resmî bir polis aracının yanlarından geçtiğini ve de saldırganların kaçarken sivil polis aracına ait olduğunu tahmin ettikleri beyaz bir araçla olay yerinden kaçtıklarını belirttiler.

Türkiye’de son günlerde özellikle devrimcilere, anarşistlere ve Kürtlere yapılan saldırıların arttığını görüyoruz. Yaşanan son olayda saldırıya polisin de yardım etmesi olayların merkezi ve sistematik olduğunun göstergesi olarak kabul edilebilir.

Geçtiğimiz 1 Mayıs'ta, Ankara'da Türkiye Gençlik Birliği (TGB) üyelerinin satırlı ve sopalı saldırısı sonucu 3'ü ağır 13 anarşist ve devrimci yaralanmıştı. Yaşanan olaylarda TGB'liler websitelerinde anarşistleri hedef göstermiş ve gerek devrimciler arasında gerekse toplum nezdinde anarşistleri kriminalize etmek ve bir linç ortamı yaratılmak istenmiştir.

Keza Kürtlere yönelik saldırılar da gitgide artmaktadır. Bağımsız adayların çalışmaları, saldırılarla sekteye uğratılmaya çalışılırken ateşkes ve barış müzakerelerine rağmen operasyonlarla kan akıtılmaya devam edilmektedir. 12 HPG gerillasının katledilmesinden sonra bölgede bir liseyi silahla taramaya varacak ciddi sindirme politikaları uygulanmış ve şiddet tırmandırılmıştır. Balıkesir'de ırkçı bir "kadın" milletvekili adayının "Balıkesir'i PKK'den Kurtar" kampanyası adı altında Kürtleri hedef göstermesi, Denizli'de ve bazı illerde Kürtlere yönelik linç kampanyaları ve silahlı saldırılar, Kürt illerinde gerçekleştirilen sokak eylemlerine yönelik polis terörü, birkaç ayda gerçekleşen 3000'e yakın gözaltı, yüzlerce Kürt’ün hapse atılması iktidarın özgürlük hayallerini bastırma politikalarının bir parçasıdır. Ayrıca Yunanistan'da, Rusya'da ve anarşistlerin, devrimcilerin aktif mücadele yürüttükleri birçok ülkede Neo-Naziler'in yürüttüğü benzer faşist saldırılara maruz kalındığına şahit oluyoruz.

GÖZALTINDA İŞKENCE, TACİZ; SOKAKTA, ÜNİVERSİTELERDE VE HER YERDE SALDIRI!

Gözaltında işkence, taciz; sokakta ve üniversitelerde saldırı, sıkça karşımıza çıkan haber başlıkları haline gelmiş ve yine insanların en temel haklara ulaşmaları imkansızlaştırılmıştır. Yaratılan bu ortamda en temel hak olan yaşama ve vücut bütünlüğünü koruma hakkının faşist anlayış tarafından sekteye uğratılması, gaspedilmesi ancak korku ve öfkeye yol açar ki böyle bir ortamda düşünce ve eylem özgürlüğünden bahsetmek mümkün değildir ve özgürlüğün olmadığı yerde faşizm zaten kazanmış demektir.

Bizler bu saldırıların insanlığa, doğaya ve diğer canlılara yapılan saldırılardan farklı ve birbirinden bağımsız olmadığını biliyoruz. Anadolu'da ve tüm yeryüzünde HES'lere, barajlara, madenlere ve termik santrallere karşı doğa savunma mücadelesi verenlerin, iş yerlerinde yaşamları ve hakları için ekmek kavgasına girenlerin, cinsiyetçi ve homofobik saldırılar sonucu katledilen kadınların ve eşcinsellerin, ayrımcılığa maruz kalan kendi kültürünü özgürce yaşamak isteyen halkların özyönetim mücadelelerinin, çiftliklerde, mezbahalarda, kentlerin sokaklarında ve doğal alanlarda, katledilen, esir edilen, işkence gören ve nesilleri tüketilen hayvanların karşısına konulan sömürü, baskı ve yok etme aygıtlarının, özgür bir dünyayı hayallerini gerçek kılmak için mücadele veren devrimcilerin ve anarşistlerin karşısına konulan eli kanlı cinayet şebekeleriyle aynı ideolojik ve kurumsal köklere dayandığının bilincindeyiz. Tüm bu saldırıların gezegeni topyekûn fethetmek isteyen bir sistemin savunma mekanizmaları olduğunun farkında olduğumuzdan, her alanda yükselen isyan dalgasının karşısına konulan bu aygıtları birbirinden bağımsızmış gibi düşünmeden hep birlikte bertaraf etmenin zaruri olduğu inancındayız. Merkezî iradenin kırda iş makineleri ve savaş araçlarıyla yapmaya çalıştığı şeyi, şehirde kiralık güçleriyle eşzamanlı yapıyor oluşu, yaşama karşı girişilen bütün bu saldırılara karşı birleştirdiğimiz direniş gücümüzü kuvvetlendirmekten başka bir işe yaramayacaktır.

Bizler bu durumda, özgür bir dünyada yaşayabilmek adına tüm tahakküm araçlarına karşı olduğumuz gibi, faşist anlayışa da göz yummayacağımızı, dünyanın neresinde olursa olsun mümkün olduğunca saldırıya uğrayan kişi ve topluluklarla dayanışacağımızı ve faşizmle mücadelede elimizden geleni yapacağımızı bildiririz.

Yaralanan arkadaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi gönderiyoruz!

Faşizm bir insanlık suçudur!

Dayanışma en güçlü silahımızdır!


YERYÜZÜNE ÖZGÜRLÜK DERNEĞİ